Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
Dil, bir milletin hikayesini anlatan görünmez bir rehberdir. Ve deyimler, bu hikayelerin en renkli bölümleri! Özellikle İngilizce’de sıkça kullanılan ülkelerle ilgili deyimler, hem konuşmayı zenginleştirir hem de tarihsel olaylara ışık tutar. Peki hiç düşündünüz mü, “It’s all Greek to me” ya da “Dutch courage” gibi deyimler neden böyle adlandırılmış? Gelin, bu eğlenceli ifadelerin kökenlerini ve anlamlarını birlikte keşfedelim. 👇🌍
Hepimiz bazen karşımızdaki bir şeyin karmaşıklığı karşısında “Bu benim için Çin alfabesi gibi!” demek isteriz. İngilizce’de ise bunun için “It’s all Greek to me” ifadesi kullanılır. Bu deyim, Shakespeare’in ünlü oyunu Julius Caesar’dan günümüze ulaşmıştır. Peki neden Yunanca? Çünkü Batı dünyasında Yunanca, bilim ve felsefede çok yaygın olmasına rağmen, çoğu kişi için anlaşılması oldukça zordu.
📖 Example: “I tried to understand the math problem, but it’s all Greek to me.”
📝 Türkçesi: “Matematik sorusunu anlamaya çalıştım ama bana tamamen yabancı.”
Büyük bir işin eşiğindesiniz, cesaret mi arıyorsunuz? İşte bu deyim tam da bu durumlar için! 17. yüzyılda İngilizler, Hollandalı askerlerin savaş öncesi cesaret kazanmak için içki içtiğini fark etmiş. Bu alışkanlık, deyime dönüşmüş. Günümüzde ise biraz cesaret almak için ufak bir destek gerektiğinde kullanılıyor.
📖 Example: “He had a drink to get some Dutch courage before asking her out.”
📝 Türkçesi: “Ona çıkma teklif etmeden önce cesaret toplamak için bir içki içti.”
Bazen kendimizi kontrol edemeyip araya biraz “sert” kelimeler sıkıştırabiliriz. İngilizce konuşanlar böyle durumlarda “Pardon my French” diyerek bir tür özür dilerler. Bu deyimin kökeni, 19. yüzyılda İngilizlerin Fransızca kelimeler kullanarak daha sofistike görünmeye çalışmasına dayanır. Bugün ise daha çok kaba bir ifadeyi mazur göstermenin eğlenceli bir yolu olarak kullanılır.
📖 Example: “That was so frustrating, pardon my French, but it was ridiculous!”
📝 Türkçesi: “Bu gerçekten sinir bozucuydu, ağzımı bozacağım ama tamamen saçmalıktı!”
Arkadaşlarla bir yemekte, herkes kendi hesabını mı ödüyor? İngilizce’de bunun karşılığı “To go Dutch”. Hollandalıların eşitlik konusundaki ününden ilham alan bu deyim, bir etkinlikte maliyeti paylaşmayı ifade eder.
📖 Example: “Let’s go Dutch at dinner tonight.”
📝 Türkçesi: “Bu akşam yemeğinde herkes kendi hesabını ödesin.”
Çocukluk günlerimizi hatırlatan bu deyim, bir mesajın kişiler arasında aktarılırken tamamen değişmesini anlatır. “Çin fısıltısı” ifadesi, Batı’da Çin kültürünün karmaşık ve anlaşılmaz olarak algılandığı zamanlara dayanır. Bugün ise iletişimdeki kopuklukları tarif etmek için kullanılır.
📖 Example: “By the time the news reached me, it was pure Chinese whispers.”
📝 Türkçesi: “Haber bana ulaşana kadar tamamen çarpıtılmıştı.”